Sabah acayip yorgun ve her şeye karşı bariz bir isteksizlikle uyandım, sanırım havanın bu kapalılığı da bir etken. Halbuki yağmuru ne kadar severim.
Hüznü seven biriyim aslında, genelde dışarıdan insanın kendine acı çektirmeyi sevmesi gibi algılanıyor. Öyle olduğunu düşünmüyorum, sadece genel olarak sakin ve anlamlı bir hayat yaşamayı tercih ediyorum. Bunun için olan çabam yada dışarıya verdiğim görüntü ise biraz üzgün gözükme olabiliyor.
Yorgunum, ağzımdan çıkan cümlelere çok hakim olamıyorum artık. Üzerimdeki öyle bir yorgunluk ki anlık bir kurtulma arzusuyla istemediğim şeyleri bile sonlandırabilecek cümleler kurabiliyorum. Bayağı yoruldum, bir gün yatağımdan hiç çıkmayayım, kimseyle konuşmayayım, sadece gözlerim kapalı uyuma taklidi yapayım istiyorum. Birilerini çok özlüyorum, özellikle yanımdayken bana hissettirdikleri şeyleri, bana olan davranışlarını. 'İşte bu hal, bu yaşantı bencillik değil de ne?'
Yorgunum, ağzımdan çıkan cümlelere çok hakim olamıyorum artık. Üzerimdeki öyle bir yorgunluk ki anlık bir kurtulma arzusuyla istemediğim şeyleri bile sonlandırabilecek cümleler kurabiliyorum. Bayağı yoruldum, bir gün yatağımdan hiç çıkmayayım, kimseyle konuşmayayım, sadece gözlerim kapalı uyuma taklidi yapayım istiyorum. Birilerini çok özlüyorum, özellikle yanımdayken bana hissettirdikleri şeyleri, bana olan davranışlarını. 'İşte bu hal, bu yaşantı bencillik değil de ne?'
2 Mart
Okuduğum her satırda, içtiğim her dublede, tuttuğum her oruçta, sevdiğim her kadında kendimden bir şeyler arayıp durdum. Dolayısıyla da her şeyle kurduğum ilişkinin öznesi hep ben oldum. Şimdi biri kalkıp bana bencilsin dese kızarım. Peki bu hal, bu yaşantı bencillik değil de ne?*
Ali Lidar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder