5 Haziran 2017 Pazartesi

Uluslararası Dergi Fuarı / İstanbul

Herkese merhaba! Yaklaşık 3 aydır buralara ara vermiş gibi oldum, çünkü çok yoğundum, çok meşguldüm. Yine de Instagram adresinde aktif olmaya çalıştım. Umarım bazı şeyleri mahvederken bazı şeyleri başarabilmişimdir. Bu 3 aylık sürede bol bol okudum, biraz gezdim ve bol bol ders çalıştım. Bu sürede gittiğim bir fuardan bahsetmek istiyorum ben ömcelikle;

Sirkeci Garı'nda 4-9 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Dergi Fuarı'na katıldım. Yazısını çok geç paylaşıyor olmamdan ötürü hepinizden özür diliyorum ama amacım; aldığım farklı farklı türdeki (benim bile daha önce hiç duymadığım) dergileri okuduktan sonra sizlerle paylaşmak.

Aslında bence fuarın çok eksikleri vardı, birçok aradığım dergi yoktu mesela. Daha bilinmeyen dergilerin standları mevcuttu ve bu da fuara çok fazla ilgi olmamasının başlıca nedenlerinden birisiydi bence. 


sensizlik, hüznün yürekte
pıhtılaşması
aklın kaçırılmaya çalışılması
düşünce labirentlerinden
tavanın seyre dalınması
göz inadı bırakıp
yumulana dek
hayalinde gezinen
hırkasız dervişin
değneğiyle silkelemesi
göğün şiltesini
ve sensizlik
iki büklüm katlanmak
can ağrısına
rüyanda yer tutan
haylaz çocuğun
çelme takması adamlığına
yutkunması ağaran günün
sırtında koşturulması
...
...
...
sensizlik, kalbin
akla kanışı*
Hatip Çiçek / Sensizlik Sonrası / BİRNOKTA Dergi 184.Sayı

BİRNOKTA dergisi hakkında maalesef sitelerinde çok bir bilgi yok. Yalnız çok uzun süredir var olduğunu tahmin ediyorum sitedeki birkaç şeyden ötürü. Ayrıca derginin üstünde 17.yıl yazıyor ve elimdeki sayı 184.sayı. Uzun süredir olan bir dergideki yazıların biraz acemiye kaçması beni şaşırtmadı değil ama çok güzel yazılar ve şiirler de vardı kesinlikle. Benim elimdeki sayı, son çıkan sayıları imiş. Derginin birkaç sayısını daha alıp takip etmeyi düşünüyorum lakin hep bu sayıya benzer sayılar çıkıyorsa sanırım takip etmem. Çünkü dergi içindeki yazılar biraz basite kaçıyordu, benim çok hoşuma gitmedi. Tasarımı, vs çok güzeldi aslında ama okurken sıkıldım, biraz 'Bu ne ya?' havalarına büründüm. Sevenleri de tabiki vardır derginin ama ben pek onlardan olamadım maalesef.


Her dönemin en çok sevilen ve bilinen insanları diye bir liste yapılsa ülkemizde, Kemal Sunal şüphesiz bu listenin başlarında yer alır. 'Yediden yetmişe herkesin sevgilisi' tanımına en çok yakışan isimlerden biridir o. Döneminde sinema koltuklarında filmlerini izlemiş dedeler, babalar; filmleri döne döne televizyonda yayınlanırken de torunlarıyla, çocukları birlikte atmışlardır kahkahalarını. Her birimizin aklında en az bir repliği vardır güldüğümüz ve biraz da onun gibi söylemeye çalıştığımız. O nesiller boyu yüzümüzü güldüren adamdır. Fakat bence onu bu kadar ölümsüz kılan, ezilmişliğimizi, kandırılmışlığımızı, dışlanmışlığımızı anarşist bir kahkaha ile sistemin yüzüne cesurca haykırmasıdır.*
FİLMARASI Dergi
🎥
Uluslararası Dergi Fuarı'nda görüp de 'çok film-dizi aşığı olmasam da şunu bi okuyayım' diye aldığım FİLMARASI Dergi, tam da tahmin ettiğim gibi sırf film severlere yönelik ve bu alanla çok ilgili olmayan birini sıkabiliyor. Bendeki 52.sayı sanırım 2015 yılına aitmiş, Cem Yılmaz ve Algı Eke röportajlarına ek olarak Türkiye'de en çok güldüğümüz, tercih ettiğimiz komedi filmlerine ayrıntılı bir inceleme yapmış ve eskilerle bugünü karşılaştırmış. Başlarda okurken çok zevk aldım, ama daha sonrasında beni bir miktar sıktı ve hep atlaya atlaya okumama neden oldu. 😅 Dergiyi takip etmeyi düşünmüyorum ama bu alana çok ilgi duyarların en azından bir kez de olsa herhangi bir sayısına göz gezdirmeleri gerektiğini düşünüyorum.


Burada unutulmuşların yahut terk edilmişlerin arasında tek başına, yaşamanın anlamını sorgulayan, benliğini, kimliğini arayan, bir zamanlar o her neysem, nasıl bir şeysem işte... Tüm bunlardan ve en çok da kendimden sıkıldım. Yarım kalan cümlelere benziyorum yıllar geçtikçe, daha da çok. Çok olan her şey çabuk tükendiğinden olacak, ben az kaldım ve hep çok az farkla kaçırdım tüm mutlulukları. Kılın payına düşen bir tutam umuttum bazen. Bazen hep eksik hissedilen ama kim bilir neyin unutulduğu bir unut'tum.*
Cihan Deniz / keşke dergi 18.sayı
🔥
Yine Uluslararası Dergi Fuarı'nda görüp aldığım ve sevdiğim dergilerden biriyle tanıştırmak istiyorum ben bugün sizi. Bendeki sayısı geçen seneye ait. İki aylık düşünce ve edebiyat dergisi özelliğine sahip. Beni en çok vuran kısmı ise içerisinde bir sürü şiir olması. 😍 Tasarımı güzel, sade, göz yormuyor; tam da sahilde çimlerin üzerine oturup okumalık bir dergi. Ben bu dergiyi takip etmeyi düşünüyorum, umarım diğer sayıları da beni hayal kırıklığına uğratmaz.


Arka Kapak dergisini ise birçok kez görmüş ama hiçbir zaman alıp okuma fırsatı bulamamıştım, neyse ki fuarda Franz Kafka odaklı bir sayılarını gördüm de hemen aldım. Ben gerçekten çok sevdim, birçok belgesel, film, kitap not aldım okumak için. Franz Kafka'yla ilgili bilmediğim birçok şey öğrendim. Tasarımıyla, sayfalarıyla bence tam başucu dergilerden. Takip etmeye çalışacağım kesinlikle dergiyi, sizlerin de en azından birkaç sayısına göz gezdirmenizi tavsiye ederim. 😉

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder